Köşe yazısı.. Allah a emanetsiniz!..

Türkiye'de ilk Korona vakası 11 Mart 2020 tarihinde görüldü. O günden bugüne hızla yayılan virüs ülkemizde şuana kadar 23.495 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu ve olmaya devam ediyor. Ve bu sinsi virüs nedeniyle hayatımızı tedbirlerle ve kısıtlamalarla sürdürmeye çalışıyoruz…

Yaşam Yayın: 15 Ocak 2021 - Cuma - Güncelleme: 15.01.2021 18:23:18
Editör -
Okuma Süresi: 4 dk.
Takip EtGoogle News

Bu geçen zamanda birçok insanımız ya da dünya insanlığı sağlıksız beslenme ve hareketsizlik nedeniyle kilo aldı. Pandemi korkusu nedeniyle hastane ortamına yaklaşamadığımız için sağlık kontrolleri aksadı. Bu yüzden kanser, diyabet, kalp-damar gibi hastalıklar tetiklendi. Virüs korkusu ve stresi; kaygı, depresyon, panik atak gibi psikolojik sorunları artırdı.

 

Pandemi kişilerarası özellikle de evde geçirilen zamanın artırması nedeni ile eşler arasındaki ilişkileri olumsuz etkiledi. Çiftler arasında ev içi şiddetli çatışmalara hatta boşanmalara sebep oldu.  Karantinada kaldığımız günlerde sevdiklerimizden, risk altındaki yaşlı aile üyelerimizden ayrı kaldık. Hala eskisi gibi bir araya gelemiyoruz. 11 Mart 2020 tarihinden bu güne kadar günlük olarak yaptığımız birçok alışkanlıktan, sosyal faaliyetlerden, aktivitelerden ya da stresimizi attığımız birçok etkinlikten yoksun kaldık.

 

Okulların uzaktan eğitime geçtikleri günden bu güne çocukların gelişimi için oldukça önemli olan sosyal etkileşimi zayıfladı. Gelecekte bu olumsuz etki çocuklarda birtakım kaygı ve korkular oluşturacağı da kaçınılmaz gözüküyor. Yani ileriki yaşlarda sosyal problemler, davranış bozuklukları, uyumsuzluk gibi birçok davranış biçimi sergileyebilirler. Bunun yanında çocuklar evde genellikle uzak tutmaya çalıştığımız telefonda ya da bilgisayarda oyun oynama sürelerini abartmaları ileride belki de farkında olmadan aldıkları bu oyun bağımlılığından kurtulamayacaklar.  

 

Esnafı anlatmaya gerek duymuyorum ama biraz değineyim. Evlerinin ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olan ticaretle uğraşan esnaf kesiminin birçoğu, ekonomide dünyayı saran bu virüsten etkilenerek ticaret hayatlarında adeta bitme noktasına geldiler.

 

Günlük kasaya para girmediği şu zorlu günlerde pandemi yardımı adı altında esnafa bir nebze de olsa kan sağlama amaçlı verilen kredileri almaya mecbur kaldılar. Böylece esnafın beli de kırılmış oldu. Neden mi? Pandemi öncesi ekonomide yaşanan darlık nedeniyle çektikleri kredileri ödemekte zaten zorluk çeken esnaf  ya da ödeme aksaklıkları nedeniyle şişen kredi borçlarını nasıl ödeyebileceklerini düşünen esnaf, bir de bu nefes alma kredileri ile iyice borç batağına sürüklenmiş oldu.  Kazanacaksın ki ödeyeceksin..

 

 

Ama günden güne alım gücünün düştüğü bu zamanlarda,  esnafın kazasına para girmediği,  ödeme günlerinin yaklaştığı şu günlerde,  ödeme yapabilmelerinin ise imkanı yok. Buda psikolojik çöküntü, bunalım, aile içi şiddet gibi birçok olumsuz davranışı tetikliyor.

 

Esnafa verilen yardımlar şuan için diş kavuğunu bile dolduracak miktarda değil. Doldursa da belirli bir faizle verilen kredilerin ödenememesi durumunda yarın çok daha şiddetli sosyal bunalımlara sokacağı şimdiden esnafın hal tavır ve duruşlarından anlaşılıyor.

 

 

Hele yasaklar nedeniyle kangren olmuş, kepenklerini indirmiş esnafın  vay haline!.. Ödemelerinde indirim gibi, durdurulma gibi,  alınmayacak gibi ya da karşılıksız nakdi yardım gibi tam nefes aldıracak, ileride kamburlaştırmayacak yardımları çokça göremiyoruz.  

 Yardımların çoğu gene akraba dost ilişkisine dayanıyor. Dayanışmanın çoğu fedakarlık içerisinde olan ebeveynler arasında yaşanıyor. Bu dayanışma kültürü ve şükür kültürü yüzyıllardır kanımızda olmasa ne yapardık nasıl yaşardık tahmin bile edemiyorum.

 

O zaman bizde bu anene kültürü içerisinde “ Zorluğu veren Allah’ın kolaylığı da gösterir.” duasıyla tek sığınıp yardım dileyebileceğimiz Allah’a, tüm zorda olan insanların zorluklarını gidermesi  için yalvarmaktan başka çaremiz yok sanırım..

Allah’a emanetsiniz!..

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.