TASARRUF
Eldeki paranın idareli bir şekilde kullanılıp artan kısmın harcanmayıp, biriktirilmesine tasarruf deniyordu.
Mehmet Sinan ÖZ
mehmetsinanozcelik@gmail.com -
Unutulmuş bir terim olabilir…
Tüik verilerine göre : Türkiye’deki en zengin yüzde 20’lik kesim gelirin, yaklaşık yüzde 50’sini almakta. En yoksul yüzde 20’lik kesim ise gelirin ancak yüzde 5’ine ulaşabiliyor.
Tasarruf eğilimi ise hane halkında gittikçe düşüyor, özellikle hanelerdeki erkeklerin tasarruf yapma kabiliyeti gün geçtikçe eriyor. Ipsos araştırma şirketine göre önümüzdeki 3 ay içinde tasarruf edebileceklerine inananların oranı yüzde 20’den yüzde 14’e geriliyor.
Dünya eşitsizlik raporuna göre durum daha da trajik, toplumun yüzde 10’luk kısmı gelirin yüzde 55’ine, en yoksul yüzde 50 ise gelirin yüzde 10’unana ulaşabiliyor.
Toplumun en üstteki yüzde 10’luk kesmi ise toplam servetin yaklaşık yüzde 70’ine sahip.
Türkiye 38 üyeli OECD verilerine göre, gelir eşitsizliği göstergeleri arasında yer alan Gini Katsayısı en yüksek üçüncü ülke aynı zamanda. Ne yazıkki Gini katsayısının yüksek olması, yani 0’dan büyük 1’e yakın olması negatif bir durum. Güncel gini katsayımız 0,41 ile sadece Kosta Rika ve Meksika’yı geride bırakmış durumdayız.
Tasarruf kabiliyetimiz azalırken, gelir adaletsizliği de artıyor…çok pozitif haberler.
Özellikle önümüzdeki yerel seçimler sonrası daha da bol bol pozitif haberler alacağımız kesin.
Tasarruf sahibiysek, savaş ve resesyon dahil birçok belirsizliğin olabildiğince arttığı bu dönemde ne yapabiliriz?
Bir hisse ile ilgili, kur ile ilgili geleceğe dair tahminlerde bulunmak büyük riskler barındırır. Kontrol edemediğiniz , sizin dışınızda gelişen birçok olay sizi üzer. İstanbul boğazındaki küçük motorların hangi iskeleye yanaşacağını tahmin etmek gibidir çoğu zaman, çok iyi takip, analiz ve istihbarat gerekir. Ama bir de büyük, tarifeli feribotlar var, hangi saatte hangi iskeleye yanaşacağını bilirsiniz…
İçinde bulunduğumuz dönem bir açıdan fırsatlar barındırıyor, yabancı devlet tahvilleri.
Devlet tahvili, bir Devletin borç senedidir. Devlet piyasa faizleri arttığında, mevcut borçlanma senetlerinin değeri düşer, her faiz artışı piyasadaki kağıtlar için kötü haberdir.
Enflasyonu yavaşlatmak, durdurmak ve indirmek için faiz artışları belli bir noktaya kadar yapılır.
Başarı sağlandığında ise faizler çıktığı gibi indirilir. Hiçbir devlet borçları karşılığı uzun dönem faiz vermek istemez.
Özellikle ABD faiz artışı serüveninde yolun sonuna yaklaştı, önümüzdeki yakın dönemde; 6 ay içinde faiz indirimi olasılığı çok yüksek.
Faiz indirimleri gerçekleştiğinde kaybettiren devlet borç senetlerinin spot/anlık değerleri artışa geçecek, özellikle bu tip devlet borçlanma kağıtlarına yatırım yapan fonların yükselişi kaçınılmaz olacaktır.
Barışın ve mutluluğun, Ülkemizde ve Coğrafyamızda hüküm sürmesi dilekleriyle...