TTK’da işçi açığı daha da büyüyecek, bu eksik nasıl giderilecek?

CHP Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğrul, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek 4 Aralık Dünya Madenciler Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Siyaset Yayın: 04 Aralık 2024 - Çarşamba - Güncelleme: 04.12.2024 18:02:00
Editör - Muharrem YOKARIBAŞ
Okuma Süresi: 7 dk.
Takip EtGoogle News

CHP Zonguldak Milletvekili Op.Dr. Eylem Ertuğ Ertuğrul, konuşmasında şu ifadelere yer verdi;

 

 

'Dünyanın en zor mesleklerinden birini yaparak, yeraltı kaynaklarımızı insanlığın ve ülkemizin hizmetine sunan madencilerimizi saygıyla selamlıyoruz.

Zonguldak’ta,Üzülmez’de, Armutçuk’ta, Karadon’da, Amasra’da Yatağan’da,Soma’da, Ermenek’de, Elbistan’da, Kemalpaşa’da, Dursunbey’de, Gediz’de dünyanın tüm madenlerinde hayatını kaybeden  madencileri rahmetle anıyoruz.

Madencilerin yerin metrelerce altında verdiği mücadeleyi, birlikteliği ve dayanışmayıbaşka hiçbir alanda görmek mümkün değildir. Mesleki tecrübeleri ve dayanışmalarıyla deprem gibi felaketlerde de ne kadar faydalı oldukları görmezden gelinmemelidir. Madenci kardeşlerimizle her alanda ne kadar gurur duysak azdır.

Ancak bugün, madenciler gününde madencilerimiz; iş kazalarıyla, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığı ortamlarda, insan onuruna yakışmayan çalışma koşullarında emek mücadelesi vermektedirler.

Madenlerde meydana gelen her iş cinayetinin ardından “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dendiğine,  her katliamın ardından “Gerekli önlemler alınacak” sözlerine çokça şahit olduk. Ancak önlemler alınmadığı gibi, işçiler daha çok ölmeye devam etti, ediyor. Oysa bu iş cinayetleri önlenebilir.

 

 

Ölümleri önlemenin bir yolu da bu ölümlere sebep olanlardan hesap sormaktır. İşçi ölümlerinde sorumluluğu olanlar hesap vermediğinde, bugünkü gibi elini kolunu sallayarak dolaştığında, ihale ve terfi almaya devam ettiğinde işyerlerinde yeni cinayetler teşvik edilmiş olur.

 

Madenciliğin, doğada onarılmaz tahribatlara yol açmayan, evrensel madencilik prensiplerine uygun, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin eksiksiz uygulandığı koşullarda yapılması gerekir.

Bu anlamda, Manisa’nın Soma ilçesinde iktidar partisine mensup bir milletvekiline ait olanFernas Grup maden işletmesinde sendikalaşan 7 işçinin işten çıkarılmasının ardından başlayan direnişi hatırlatmak isterim. İşçilerin buradaki talepleri;

-Sendikaya üye olduğu için atılan işçiler geri alınsın.

-İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri tam ve eksiksiz olarak uygulansın.

-Ücretlere Soma havzasının ortalaması göz önüne alınarak zam yapılsın idi.

53 gün süren direnişin ardından Fernas Madencileri haklı taleplerinin karşılığını şimdilik aldı. Fernas işçilerinin direnişi,  madencidayanışmasının yükselen sesinin bir parçasıdır.

Bugün, madencilik sektörü, özelleştirme riskiyle karşı karşıya.

Ankara Nallıhan’da bulunan Çayırhan Termik Santrali ve Maden İşletmesi için özelleştirilme kararı alınması üzerine işçiler 10 gün önce madene kapanarak direniş başlatmıştı. Enerji ve maden işçileri direnişin 9. gününde özelleştirme ihalesinin iptali talebiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı önüne yürüyüş başlatırken, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ihalenin 4 Mart tarihine ertelendiğini duyurmuştu.

 

İhale tarihi ertelendi ancak özelleştirme riski sürüyor. Özelleştirme kararının tamamen iptal edilmesini talep ediyoruz.

İhale tarihini erteleyerek, 3-4 ay sonra nasıl olsa unutulur hesabı yapanlar, bu konuda yanıldıklarını ilerleyen günlerde anlayacaklardır.

Hakları için Manisa’dan yalın ayak Ankara’ya yürüyen Fernas İşçilerinin direnişi de, özelleştirmeye karşı çıkmak için yeraltına kendilerini kapatan Çayırhan Termik Santrali İşçilerinin de, Büyük Madenci Yürüyüşü’ndeki dirençten gelmektedir. Madencilerimizin direncini ve dayanışmasını hafife almayın.

 

 

KİT REFORMU – ÖZELLEŞTİRME

Özelleştirmelerin bir diğer kanadı da ortaya çıkan bir KİT reformu taslağı ile oldu. Bu KİT Reformu taslağının yasallaşması halinde yapılmak istenen ve karşı karşıya kalınacak sorunları açıklandığı ilk günden bu yana anlatıyoruz. 

İktidar, yaklaşık 70 milyar dolarlık özelleştirmeyle en kârlı ve stratejik KİT'leri sattı. Sayıları 70'i aşan KİT'ten şu anda 19 KİT kaldı. Bunların da büyük bir bölümü Türkiye Varlık Fonu portföyünde.

Adına 'reform’ dedikleri düzenlemelerle, TTK ve TKİ’nin (Türkiye Kömür İşletmeleri) de yer aldığı 19 KİT borçları hazineye yıkılıp, değerli taşınmazları elden çıkartıldıktan sonra, 'çöpsüz üzüm' olarak iktidara yakın holdinglere, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi zengin Körfez ülkelerine satılacak.

Biz kendi toprağımızın altında yatan kömürü çıkarmıyor, işçimizi işinden atıyor ve dışarıdan yüksek faizle borçlanarak kömür alıyoruz. TTK gibi madencilik sektöründekimilli bir değerimizi böylece yok edemezsiniz.

Madenler tüm halkın ve gelecek kuşakların sahibi olduğu bir kısıtlı servettir. Sahibi; patronlar, şirketler değil halktır.

 

EMEKLİLİK DALGASI

Bir de Türkiye’nin en önemli gündemlerinden biri olan emekli aylıkları madenciler arasında da bir emeklilik dalgası başlatmış durumda. Şuan en düşük emekli aylığı 12.500 TL. Bu aylıkla geçinmek imkansız.

2025 yılındaki enflasyon beklentisi düşük olduğundan, 2025 yılında emekli olacakların emekli maaşlarında da bu oranda bir düşüş olacağı SGK uzmanları tarafından belirtildi.

Bu durum TTK’daki işçilerin de kafalarının karışmasına neden oldu. Yüzde 35’e yakın bir hak kaybından söz ediliyor. Dolayısıyla TTK’da emekli olmayı düşünen kalifiye eleman sayısının artış gösterdiği gelen bilgiler arasında.

Böyle bir durumda da yetişmiş eleman sayısında sıkıntı yaşanacak. Zaten norm kadro açığı bulunan TTK’da ciddi bir işçi azalımı yaşanacak.

Bu vesileyle, TTK’daki emeklilik dalgasının görmezden gelinmemesi gerektiğini belirtmek istiyorum.

Meydana gelen maden kazalarının nedenlerine baktığımızda, az sayıda işçiyle çalışılmasından kaynaklandığını görüyoruz. Bu sayı daha da azaldığında olası maden kazalarının önü açılacak, iş güvenliği zafiyeti artacaktır.

TTK’da zaten var olan işçi açığı daha da büyüyecek, bu eksik nasıl giderilecek?

Sonuç olarak, Dünya Madenciler Günü’nü kutladığımız bu günde AKP iktidarı süresince 2 bine yakın maden işçisi hayatını kaybetti.

Caydırıcılığı olmayan cezalarla kural tanımazlığa devam ediliyor.

Yıllardan beri özellikle kömür madenlerinin alarm verdiğini ve önlem alınmasını gerektiğini ifade eden meslek örgütlerinin sesini duymazdan gelen Erdoğan’ın şahsım hükümeti, gerçekleşeceği gün gibi ortada olan facialar karşısında meydana gelen sonuçları da göze alıyor.

 

Alın teri döktükleri işyerleri her seferinde madencilerimize mezar oluyor.

Bugün, sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan Fernas Madencilik işçilerinin, Çayırhan Termik Santrali maden sahalarının özelleştirme kararına karşı kendilerini madene kapatarak eylem başlatan 500 madencimizin, İliç’te hayatını kaybeden 9 madencimizin, Amasra Faciası'nda hayatını kaybeden 42 madencimizin, tedbirsizlik nedeniyle Soma'da hayatını kaybeden 301 madencimizin; depremlerde, afetlerde halkın can güvenliği için koşan, maden facialarının bir daha yaşanmaması için önlemlerin alınmasını talep eden ve kendi hayatları için direnen madencilerimizin günüdür.

Tüm maden emekçisi kardeşlerimizin gününü kutluyor, hepsini saygıyla selamlıyorum.'

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.