Avrupa’da çalışır gibi Türkiye’de yaşar gibi…
Mehmet Sinan ÖZ
mehmetsinanozcelik@gmail.com -100 Euro’su olan ortalama bir Avrupa Birliği haftasonu dışarı çıktığında, bu 100 Euro ile markete gidiyor alışverişini yapıyor , berbere gidiyor sonra ev dönüşü sevdiği kafeye uğrayıp bir bardak kahve alıp evin yolunu tutuyor. Evden çıktığında 100 Euro’su olan AB’li eve döndüğünde tüm parasını bitirmiş..
Aynı AB’li 2019 yılında Türkiye’ye geldiğinde aynı market alışverişini yapıyor, berbere gidiyor, benzer bir kahveyi alıp kaldığı yere dönüşe geçtiğinde cebinde 10 değil, 20 değil, 40 değil, 60 Eur fazlası olduğu fark ediyor, ne kadar ucuz diye aklından geçiriyor.
Bizim penceredeki modelde şöyle :
Avrupaya giden vatandaşımız markete gidiyor, sonra sevebileceği bir restraunta oturuyor, kredi kartından yaptığı harcamalara ne kadar ucuzmuş diyor. Türkiye’ye dönüpte kredi kartı ekstresi gelene kadar eşine dostuna “ herşey çok ucuzdu, bizim memleket ne kadar pahalı” diye anlatıyor.
Sonra gelen TL ekstre karşısında ufak bir şok geçiriyor, kura bakıyor bölüyor çarpıyor yine hesap tutmuyor, kafasında 5 10 EUR’luk alınanların toplamı bir de uluslararası kredi kartı ekstrelemesine takılıyor, bir de ilave kur farkı oradan geliyor…Neyse olacak o kadar diyip bir bardak su içiyor, harcatan memnun harcayan memnun…
Konuyu daha iyi kavrayabilmek adına ülkemizde de üretilen tropik bir meyveye getirelim; Muz.
Bir Hollandalı markete gidip bir kilo muz almak istediğinde ödeyeceği rakam yaklaşık 3 EUR.
Bizdeki yerli muzları ise yaklaşık 8 TL’ye bulmak mümkün.
Cebinde 100 EUR’su olan Hollandalı markete gittiğinde 33 kilo Muz alabiliyor, aynı para ile Türkiye’ye gelip EUR’sunu 8 TL’den TL’ye çevirdiğinde, elinde toplam 8x100=800 TL yapıyor ve bu para ile 100 kilo muz alabiliyor.
Bizim vatandaşımız ise Hollanda’da markete gittiğinde ilk önce 3 rakamını gördüğünde ne kadar ucuzmuş diyor, iş EUR’yu TL’ye çevirince değişiyor. 100 TL ile Türkiye’de 10 küsür kilo muz alabilen Hollanda’da ancak 4 kilo muz ile yetiniyor.
Konu gıda fiyatları alımı olduğunda ister kötümser olalım ister iyimser, durumumuz Batı’ya göre iyi gibi…
Fakat son 3 yılda açıklanan istatistiklere baktığımızda, 2018 yılı satın alma gücümüz AB ortalamasının 35 altında, 2019 36, 2020 şimdilik 39…
Alım gücümüzde kesintisiz düşüş devam ediyor evet ama kurdaki düşüş kadar alım gücümüz düşmüyor…bunda özellikle göreceli bakımdan artışları sınırlı kalan gıda fiyatları etkili, gelirlerimizin fiyat artışları oranında artmadığı da kesin .
Bu dönemde işini koruyabilen beyaz yakalılar için uzaktan çalışmanın getirdiği avantajlardan biri yol ve yemek masraflarından olabildiğince sakınıp aile bütçesini ayakta tutabilmek.
Bu senaryo İstanbul Avrupa Yakasında çalışıp İstanbul Anadolu yakasında oturan Ali için geçerli, Ali sadece uzaktan çalışarak ev ekonomisine aylık 400-500 tl bandında ilave tasarruf sağlayabilir.
Fiyat artışları ile yaratılan tasarruf yöntemlerine bir yenisi eklendi çok şükür.
Ama konu artık Anadolu yakası ile sınırlı kalmayacağa benziyor.
Avrupa’da hatta Amerika’da yaşayan Türkler, madem eve kapandık aynı işi evden yapıyoruz, usd ve eur maaş alıyoruz, neden Ülkemizden uzakta kalalım, ülkeme geri döner evimden Avrupa’daki hatta Amerika’daki mesai saatlerine uyarak çalışırım demeye başladı.
Bizim muz hesabı ortada…matematik bir saniye bile bunu düşünme yap demekte.
Yeni dünya düzeni iş hayatını da kökten değiştirmekte, bakalım yenilikler kalıcı mı olacak yoksa seneye ne kabustu diyip kaldığımız yerden devam mı edeceğiz ?